9 Kasım 2011 Çarşamba

Yaşasın Masal Saati

Evet çocuklaar, üç yaşını yeni doldurmuş, çok yakın bir arkadaşımın, hastalığından bahsedeceğim sizlere.

Yaklaşık bir sene önce amansız bir hastalığa yakalandı, yakalandı derken kader ağlarını örmedi, bizzat kötü kalpli bir kadın tarafından düşürüldü bu hastalığa. Onu evire çevire, sular içinde bir o yana bir bu yana dönmesine vesile oldu bu kötü kalpli kadın.

Ama derler ya hani hastaların hastalıklarını yenmesi için moral verilmeli, destek olunmalı diye ben bunu ifa ettiğimi düşünüyorum kanaatimce. Genellikle bana yol arkadaşlığı yapan dostuma çok destek oldum, hastalığının en ağır zamanlarında ve birlikte bugünlere kadar geldik.

Ev-vet çocuklarım bu arkadaşımın kim olduğunu merak ettiğinizi duyar gibiyim.

Daha fazla merak içinde bırakmıyorum ve açıklıyorum. İşte karşınızda pilipis marka mp3 çalar.2 gb hafızası, uzun pil ömrü ile benim en yakın dostlarımdan bir tanesi.

Annem olacak kadın pantolonumu yıkamış, iyi de hatırlıyorum küçükken bizim mahallede bir inşaat vardı orda çok parlak büyük çiviler bulmuştum, ben bunları eve götürecem diye cebime koydum. (Bir çocuğun da çiviyi alıp eve götürme isteği nasıl bir metalikacılıktır arkadaş.Ayrı bir psikolojik tartışma konusu.)

Neyse çocuklarım hikayemize dönelim, ertesi günü (hala çocuğum bu arada) çamaşır makinesinin tamiri için eve usta gelmişti, bir sürü azar işitmiştim. Çivilerin cebinde ne işi var falan filan.

Ee koskoca makinayı bozmuş bu çocuk zamanında, bi check etsene şunun ceplerini,
- yok ediyorum da (da ayrı) hep, bu sefer gözümden kaçmış.
laf.

Garibimin kaç ay tuşları çalışmadı. Ama yılmadım moral-motivasyon,destek ile tuşların tek tek fonksiyonlarını yerine gelmeye başladı. Gerçekten hiç bir  fiziki müdahale yok tamamen psikolojik destek ile.

Sonraları bir akşam (net hatırlıyorum) e-5 ile hastanenin arasındaki caddeden eve dönüyorum, bir anda stereo sesten mono sese düştüm, teki gitti kulaklığın, hemen aklıma a-ha yine bir kulaklık daha son nefesini veriyor dış kulakla orta kulak arasında dedim.Bu seferki ne çabukta bozuldu diye hayıflanırken, bi tuhaflık olduğunu sezdim. Kulaklığın girişi ile oynamaya başladım düzeldi, elimi çekiyorum yine ses gidiyor, elimi bastırıyorum düzeliyor.

Daha sonra anlaşıldı ki sorun kulaklıkta değil sorun mp3 çaların kulaklık girişinde. Çamaşır makinesinde yıkandığından dolayı mı oldu yoksa bozulacağı mı vardı orası bende muamma. Neyse bir kaç ay başparmağımı şu şekil kulaklığa basınç uygulayarak kullandım ama uzun yolculuklarda parmağımın kulaklığa uyguladığı basınç, etki-tepki yasasından dolayı elimde bir uyuşma , ağrı sözkonusu olduğundan, daha pratik bir çözüme başvurdum.

Arada sırada sargılarını değiştiriyorum tabi. E hikayesini de yazıya döktüm. İnsanlık namına ve metalikal müzik namına görevimi yaptığımı düşünüyorum sevgili mp3 çalarıma karşı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder